21 Ekim 2009 Çarşamba

Üreme

Cinsiyet birbirinden bazen ayrı, bazen de çözülmez bir biçimde bağlı iki niteliğe sahiptir. Birincisi, salt fizyolojiktir (yeni bir insanın yaratılmasa). Öteki de duygusaldır (iki insanın paylaştığı sevecenlik, sevgi ve tutku). Sevgiye yer vermeden çocuk edinmeyi amaçlayan birkaç insan topluluğu vardı; buna karşılık birçok kütürde çocuk yapmak zorunda kalmadan cinselliği yaşamanın yolları aranmıştır.

Erkek ve dişi üreme organları:

Üreme, ancak bir dişi tohum hücresinin (yumurta) erkek tohum hücresiyle (sperma) döllenmesi sonucunda meydana gelir. İnsanlarda dişi üreme sistemi, yumurtalık tarafından ayda bir kez yumurta üretecek ve dölyatağına yerleşen dölütün orada dokuz ay boyunca, doğuncaya kadar beslenmesini sağlayacak yapıdadır. Erkek üreme organlarının yapısı da sperma üretecek ve üretilen spermayı yumurta ile birleşebilmesi için dişi organına aktaracak biçimdedir.

Dişi üreme organlarının dış kısımlarına toplu olarak vulva adı verilir. Ön uçta, çatı kemiği üzerinde şişkince bir tepecik olan Venüs tepesi bulunur. Venüs tepesinden aşağı indikçe iki küçük kat deri, küçük dudaklar ve onları saran büyük kat deri, büyük dudaklar yer alır. Bunların gerisindeki erkekteki penise karşılık olan önemli bir uyarma karşılığı klitoris bulunur.

Dölyolu ağzı, dudaklar arasında yer alır, dölyolu ağzı genç kızlarda kızlık zarı tarafından hemen hemen kapatılmıştır. İnce bir zar olan kızlık zarı, sert bir hareket yada kazayla daha önceden yırtılabilir ama normal olarak kadının ilk birleşmesinde yırtılır.

Dölyolu birleşme sırasında penisi kavrayan yaklaşık 10 santim metre uzunluğunda kaslı bir borudur. Fışkırma anında ersuyunun boşaldığı yer burasıdır ve sperma, armut biçimindeki 8 cm. uzunluğu olan dölyatağına ulaşmadan önce, dar bir boğazdan ya da boyundan geçmez zorundadır. 10 cm. uzunluğundaki iki dölyatağı borusu dölyatağını, karın boşluğunun korunaklı bölümünde yer alan ceviz büyüklüğündeki yumurtalıklarla birleştirir. Her 28 günde bir bu yumurtalıklarda bir olgun yumurta oluşur ve dölyatağı boruları aracılığı ile dölyatağına gelir. Yumurtalıklar, ayrıca, projesteron ve estojen adlı döllenme için gerikli dişi cinsiyet hormonlarını da üretirler.

Döllenme;

Her ersuyu fışkırtışında erkek 250 milyon kadar sperma çıkarır. Bununla birlikte, bu düz başlı ve uzun kuyruklu, iribaş biçimindeki küçük hücrelerin ancak birkaç yüz tanesi dölyatağı borusunun yukarılarındaki yumurtaya ulaşır ve yalnızca bir sperma yumurtayı delerek yaşayabilecek zigot’u oluşturur. Yumurtanın zarını deldikten sonra sperma, protoplazmaya girerken kuyruğunu ve orta bölmesini yitirir. Baş kısmı şişerek genişler ve erkek önçekirdeği oluşturur. Yumurtanın çekirdeği de benzer değişimlere uğrar ve sonra her iki önçekirdek birbirine kaynaşır. Döllenme böylece tamamlanmış olur ve zigot bir yandan dölyatağı borusundan aşağı inerken, bir yandan da birkaç hücreye bölünmeye başlar. Bu yolculuk bir haftada tamamlanır ve bu arada döllenmiş yumurta 32 yada 64 hücreli bir top haline gelir. Top sıvı ile dolar ve hücrelerin yüzeyi kaplanır. Bu evrede blastosist adı verilen genç dölüt, dölyatağı çeperine takılır. Döllenme meydana gelerek üreme gerçekleşir.

Eğer yumurta döllenmemişse, ortalama her 28 günde bir görülen adet sırasında dışarıya atılan işte bu dölyatağı kaplamasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder